Etkileyici Sözler

2025, Sizler için aşağıda birbirinden güzel paylaşılacak Etkileyici Sözler bir araya getirdik. Etkileyici Sözler Kısa, etkileyici, anlamlı ve çok güzel sözlerle sevginizi ifade edebilir, duygularınızı en özel şekilde paylaşabilirsiniz. Bu sözleri Instagram, WhatsApp, Facebook, X gibi sosyal ağlarda sevdiklerinizle paylaşarak beğeni toplayabilirsiniz.



Üzgünüm diye başlayan bir cümle duyarsanız şayet, hazır olun cümlenin sonunda üzgün olan tek kişi siz olacaksınız.
Avucu kadar yüreği olmayan insanları kürek gibi dili var…
Bu kadar yürekten çağırma beni. Bir gece ansızın gelebilirim. Beni bekliyorsan, uyumamışsan, sevinçten kapında ölebilirim.
Benim sevdiğim renk senin gözlerinde kaldı.
Bugün dünyayı istediğin renge boya, bu rengi insanlara tüm sevginle dağıt, kendini sevginin bir rengi diye tanıt, çünkü senin varlığın sevgiye en güzel kanıt.
Peşinden gidecek cesaretin varsa, bütün hayaller gerçek olabilir.
Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer içsen de tükenir içmesen de, bu yüzden hayattan tat almaya bak: Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da.
Eğer her zaman yaptığını yaparsan, her zaman elde ettiğinin aynısını elde edersin, daha fazlasını değil.
Dünyadaki hiçbir çıkar, verdiğiniz sözü tutmamaya veya kendinize olan saygınızı kaybetmeye değmez.
Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar.
Bizi biçimlendiren hayatımızdaki olaylar değil, bu olaylar karşısında geliştirdiğimiz inançlardır.
Aşk; kelime değil bir cümledir. Kurmak içinse, özneyle yüklem değil, iki yürek gerekir.
Aşk; görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşlemeyi. Ve aşk öyle haindir ki; nerde imkânsız varsa gider onu sever.
Hayat yolunda çıplak ayakla dolaşma hayal kırıklarım ayağına batabilir.
Terk etmedi sevdan beni, aç kaldım, susuz kaldım, hayın, karanlıktı gece. Can garip, can suskun, can paramparça… Ve ellerim, kelepçede, tütünsüz uykusuz kaldım, terk etmedi sevdan beni.
Ne bir savcı kalırdı ne de bir yasa şu insanoğlu önce kendini yargılasa…
Gittiğin yerde boşluk dolduran değil, gittiğin zaman boşluğu doldurulamayan ol.
Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık ”sevda” da boğulur.
Aslında her insan bir romandır ve biraz kahramandır. Gün gelir anlar ki, harcadığı tek şey hayalleri değil, zamandır.
Giden gitmiş, hüznü ayaklandırmak boşuna.
İçin ağlasa da kim duyar seni? Kim anlar dışarıdan olup biteni? Leyla’nın yüzünü görenler bilir: Mecnun’un kalbine batan dikeni!
Aydınlık neyin oluyor senin, gökyüzü akraban filan mı? Beni bulur bulmaz gözlerin şimşek çakıyorum yalan mı?
Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm! Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.
Bana kalsa gökyüzündeki tüm yıldızlar yerine bütün insanlara senin gözlerinde ışıldayan bir çift yıldız gönderirdim.
Bütün iyi şeyler güler. Yalvarırım gülmeyi öğrenin.
Öyle bir gel demelisin ki, mesafeler anlamını yitirmeli.
Aşk davaya benzer, cefa çekmek de şahide Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!
Bir kalbiniz vardı, onu hatırlayınız.
Bir merhaba yeterdi tanışmamıza, yüreğinde aşk kadar cesaret olsaydı.
Benim şiirlerim çay kokar, düşlerim sade sen. Demlikte nefesin, bardakta gamzen…
Sen böyle güzelken bana söz düşmez bakma, şiirler yazdığıma.
Ne demiş şair. Mutluluğu benimle bulan benimdir gerisi misafir.
Ya farkıma vardığında, farkın kalmamış olursa?
En ağır işçi benim; gün yirmi dört saat, seni düşünüyorum.
İki damla gözyaşı düştü gülüme, sonra kurudu tuzu kaldı geriye, denizleri aşıp aşkıma yol aldı bir umutla yeşerip tekrar açacak diye.
Gözyaşlarını, çocukların erişmeyeceği bir yere saklayın.
Gönlümün meclisinde herkes konuşsun istemem, kimse müdahale etmesin aşka. Yer gök şahidimdir ki siyasi görüşüm yoktur senden başka.
Ben sende tattım aşkı sevdayı ben sende anladım birini sevip onun olmayı bu bendeki sen hep yaşayacak.
Dudağında yangın varmış dediler, ta ezelden yayan koşarak geldim. Alev yanaklara sarmış dediler, sevda seli oldum; taşarak geldim.
O kadar güzel unutmuştun ki beni, hatırlatmaya kıyamadım.
Ne kadar seversen, o kadar sevilirsin derken kafan mı güzeldi.
Lanet olsun. Ne muazzam şey seni sevmek!
Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim.
Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak.
İnsanlarla uzun süre yaşayamıyorum. Sonsuzluğun payından bana biraz yalnızlık gerek.
Sen ülkemin yaz geceleri gibisin.
Hava soğuk, umutlar uzak. Demek ki bugün de içimizi çay ısıtacak.
İçine attıkların kederindir. İçinden atamadıkların kaderin…
Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!
Yolunu değiştirmeden gittiğin sürece, ne kadar yavaş gittiğinin bir önemi yoktur.
Nankör insan her şeyin fiyatını bilen hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir.
Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim. Sensiz boğazımdan geçmiyor.
Bazı anlar vardır unutamazsın. Tekrarını istersin ama pozisyon kaçmıştır.
Uçurtmalar rüzgâr gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler.
Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz, eleştirin; basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin.
Salatalığın kabuğunu soymak, onun hıyar olduğu gerçeğini değiştirmez.
İyi insan lafın üstüne gelir demişse eskiler ve ben sürekli seni konuştuğum halde gelmiyorsan; demek ki iyi bir insan değilsin.
Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur. Hatta haberi olmadığından bile haberi yoktur.
Yağmalandı kalbim, ömrüm, her şeyim. Kurşuna dizdiler anılarımı, yenik düştüm bu savaşta neyleyim, bir mezar nasılsa işte öyleyim.
Tenine dokunabilmek mi? Hâşâ! Gözüm göz menziline girsin yeter. Hadi düş düşlerime; tutmayana aşk olsun.
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan benimle meydan oku her çaresizliğe benimle uyu, benimle uyan birlikte varalım on üçüncü aylara.
Gençliğimi sadaka verdim şu dilenci yıllara.
Eğer aç ve kimsesiz bir köpeği alıp bakar ve rahata kavuşturursanız sizi ısırmaz. İnsan ve köpek arasındaki temel fark budur.
Kaçınız, çırılçıplak bedenler karşısında yalnızca gözlere baktınız. Sorsalar, güya hepiniz âşıktınız.
İnsan geride bıraktıklarını özler, sahip olduğundan sıkılır, ulaşamadığına tutulur. Genelde ulaşılmaz olan hep aşk olur.
Özür dilerim seni kendime bile anlatamazken başkalarına nasıl tarif ederim.
Kasımda aşkı bulamadık, kapıyı aralık bıraktık.
Güneş demişken, ellerini çok seviyorum.
Aşkın her halini gördüm, artık ne hali varsa görsün.
Başkasının önünü aydınlatırken kendi yolumuza da ışık tutarız.
Elimde olsa sesine sarılırdım.
Boğazıma takıldı sevdan. 3 kere sırtıma vur helal de; alışık değilim harama, ondan olacak herhalde.
Bir gün gelir de unuturmuş insan en sevdiği hatıraları bile. Bari sen her gece yorgun sesiyle, saat on ikiyi vurduğu zaman, beni unutma. Çünkü ben her gece o saatlerde seni yaşar ve seni düşünürüm.
Bir kere sevdaya tutulmaya gör; ateşlere yandığının resmidir. Aşık dediğin, mecnun misali kör; ne bilsin alemde ne mevsimidir.
Aşk bir uçurumdan düşmek gibidir, bunun için sevgiliye “yar” denilir.
Belki hiç bir şey yolunda gitmedi ama hiçbir şey de beni yolumdan etmedi!
Gözler yaşarmadıkça gönüllerde gökkuşağı oluşmaz.
Göğü kucaklayıp getirdim sana, kokla açılırsın.
Tercihleriniz umutlarınızı yansıtsın korkularınızı değil.
Seveceksen öylece sev. Ne kusursuz insan ara ne de insan da kusur. Elif Şafak
Hayata karşı ilk küskünlüğümüz, yanımızda sandığımız kişileri, karşımızda görmemizle başlar.
Başını daima dik tut unutma başı eğik olanın celladı çok olur.
Kötü bir işin en gizli şahidi vicdandır.
Gerek yok her sözü, laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.
2 duble rakıdan sonra herkes herkesi sever, söyle ona beni kahvaltıda sevsin.
Birçok insan mutluluğu, burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi etrafta arar.
Öyle güzel bakardı ki, sadece beni gördüğünü zannederdim.
Bir gül kadar güzel ol ama dikeni kadar zalim olma. Birine öyle bir söz söyle ki, ya yaşat ya da öldür; ama asla yaralı bırakma.
İnsan sevmeye başladı mı, yaşamaya da başlar.
İnsan, evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.
Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca âşık olup seni düşündüm.
Alt yapısı olmayan bir şehir gibiyim. Ne zaman hüzünlensem gözlerimi su basıyor. Ve ne zaman seni düşünsem, kalbimin trafiği aksıyor.
Kirli bir çocuk yüzüyüm kapında; ama dünyanın en temiz gözleriyle bakıyorum sana. Şeker değil istediğim, yüreğini koy avuçlarıma.
Biz birbirimize dönmüş iki ayna gibiyiz. İçimizde binlerce olsa da görüntümüz biz sadece birbirimizi görürüz.
Gül biraz; bunca keder, bunca gözyaşı dinsin, gül biraz; şu gök kubbe kahkahanı işitsin. Her gidenin ardından koşmaya değmez hayat, gelecekleri bekle, gidecek varsın gitsin.
Bazı insanların kaderi istiridyeye benzer, kalplerinde sakladıkları bir inci için, köklerinden sökülürler.
Seni soruyorlar. Öldü mü diyeyim yoksa dönecek mi? İkisi de imkânsız değil mi? Çünkü biliyorum asla geri dönmezsin. Ve biliyorsun sen benim için asla ölmezsin.
Başkalarının senin hakkında ne düşündükleri konusunda endişe duyduğun sürece, onlar senin sahibindir.
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur.