Farklı Sözler

Gönlüne belalar geldikçe gülerek karşıla. Şükrü ve sabrı öğreniyorsun, korkma rıza makamı yakın sana.

Sen git yaralarını bir gönül cerrahına göster sen onları kendin tedavi edemezsin.

Yalnızlığın en kötüsü, anlamayanların arasında kalmaktır.

Bizim canımıza gelsin senin bedenine gelen ağrı.

Cebi zengin fakat ruhu fakir olan insanın hali çok rezil! Çünkü o; her şeyin fiyatını bilir değerini değil.

O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu bu beden testisi ise ölüm zehri ile. İçindekine bakarsan padişahsın kabına bakarsan yolu yitirdin.

Bal yiyen arısından gocunmaz. Gül koklayan dikeninden çekinmez.

İnsanlar, uğrunda çaba gösterdikleri her şeye ulaşırlar. Ey bahtlı kişi! Kuru duayı bırak. Ağaç mı istiyorsun, tohum ekmelisin.

Nefsinle savaşa girişince ben orucu öyle ucuza satmam! diye kendini yere at ellerini çırp ayaklarını vur diret!

Gönlünü yıkayıp arıtmamışsan, habire abdest alıp durmaktan fayda bekleme.

Bir gün kızsan bana alsan başını yüz bin yıllık yere gitsen, dönüp kavuşacağın yer “benim” demedim mi?

Ümitsizler köyüne gitme; ümitler var, karanlığa doğru yürüme; güneşler var.

Aşk, ücreti ve karşılığı olmayan bir hastalıktır aşk hükmetmez; terbiye eder!

Akıp giden zaman içinde bir kafesteyim her türlü amelde çok ahesteyim kabrim. Beni bekliyorken dünyalık hevesteyim uyandır artık ya rab! Belki son nefesteyim.

Vesveseli düşüncelerden sakın. İnsanın kalbi, sazlık ve orman gibidir. Orada aslan gibi de, yaban eşeği gibi de fikirler bulunur.

Bir gönül yapmak gelmiyorsa elinden, bari bir gönül yıkılmasın dilinden.

Eğer, şehvetin ve nefsin hevesine kapılır gidersen, ben sana haber vereyim ki, eli boş, nasipsiz gideceksin!

Ey insanoğlu! Bazen ağlıyorsun, gözyaşı döküyorsun, bazen de altın sevdasına kapılıyor, toprak eliyor, altın kırıntıları arıyorsun! Fakat düşünmüyorsun ki, sen, altın madenisin, değerli bir kimyasın!

Kalp bir bahçe gibidir. Onda mutlaka bir şeyler bitecektir. O halde güzel şeyler ekin ki güzel şeyler bitsin!

Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.

Bu dünya bir ağaca benzer, biz de bu ağaçta, yarı ham, yarı olmuş meyveler gibiyiz.

Aşk acısı taşımayan yürek; ya deliye aittir, ya ölüye.

Aşk nasip işidir hesap işi değil! Aşk adayıştır arayış değil! Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda aşk seni bulmaya gelir!

İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.

Öfke rüzgâr gibidir, bir süre sonra diner; ama birçok dal kırılmıştır bile.

Göz nereye bakar, gönül oraya akar. Gönül nereye akar, ayak oraya koşar.

Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cam’a bakar, özünü görmek isteyen can’a bakar.

Biri buğday elde etmek için ekin ekerse sonunda saman da elde eder. Fakat saman ekersen buğday elde edemezsin ki!

Bilmek başka, bulmak başka, olmak daha başka.

Eden kendisine eder yapan bulur ve çeker. Unutma kazanmak koca bir ömür ister. Kaybetmeye ise anlık gaflet yeter.

Güzel huy peşinde yürü, iyi huyla düş kalk. Gül yağına bak, nasıl gülün huyunu almış.

Mideyi bırak da gönül tarafına salın. Salın da Allah’tan perdesiz selam alasın.

İnsanları iyi tanıyın, her insani fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.

Neden duasız bırakıyorsun dilini? Kapıyı çalmadan, açılmasını bekleyenlerden misin yoksa?

O kadar çok koşmayın, o kadar çok yorulmayın, şu yerin altında çırak ne olmuşsa usta da o olmuştur.

Her insan bir alemdir. İnsan düşünceden ibarettir, geri kalan et ve sinirdir.

Duydum ki kapıma gelmiş, tokmak olmadığı için kapıya vurmadan geri dönmüşsün. Bilmez misin, kalp kapısının tokmağa ihtiyacı yoktur; o ancak içeriden açılır.

Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın.

Nefis firavundur. Sakın doyurma. Başına kral kesilir.

Hak kuldan intikam kul ile alır, dini irfan bilmeyen bunu kul etti sanır.

Ey gönül, gönlümüzün dumanı, sevdamızın alametidir.

Kimi insan yaşadığı zorlukları bahane edip Allah’tan uzaklaşır, kimi insan da yaşadığı zorlukları vesile edip Allah’a yakınlaşır.

Herkesin bakmadığı yönden bak dünyaya.

Hangi meyve oldu da dalın da kaldı? Öyleyse ölmekten korkma, ham olmaktan kork.