Namaz Terimlerinin Anlamları
İftitah tekbiri: Namazın içindeki farzlardan olan İftitah tekbiri namaza başlarken “Allahu Ekber” diyerek tekbir almaktır.
Kıraat: Kur’anı Kerîm’den bir miktar okumak demektir.
Kıyam: Namazda ayakta durmaktır.
Tekbir: “Allahü Ekber” demektir.
Ka’dei ahîre: Namazın içindeki farzlardan olan ka’dei ahire son oturuş demektir. Namazın sonunda “Ettehiyyâtü” duasını okuyacak kadar oturmaktır. Bir namazda iki defa oturulursa, birinci oturuşta “Kadei Ûlâ; İlk oturuş”, ikincisine de: “Kadei Ahire; son oturuş” denir.
Farz: Yapılması din yönünden kesin şekilde gerekli olan herhangi bir görevdir. Farz-ı Ayn ve Farz-ı Kifaye diye ikiye ayrılır.
Niyet: Kasıt manasındadır ki, kalbin bir şeyi yapmaya yönelmesi demektir. Şeriatta ise yapılan bir görevle Yüce Allah’a ibadette bulunmayı ve O’na manevi bakımdan yaklaşmayı kastetmektedir.
Farz-ı Ayn: Yükümlü (mükellef) olan herkesin yapmak zorunda olduğu farzdır. Beş vakit kılınan namaz gibi…
Rek’at: Namazın bölüklerinden her biri demektir. Şöyle ki: Bir namazda kıyam, rükû ve iki secdenin toplamı bir rekattır. Bir namazda iki kıyam, iki rükû ve dört secde bulunursa, o namaz iki rekatlı olur. Üç veya dört kıyam bulunursa, o namaz üç veya dört rekatlı olur.
Müstahab: Lügat manası, sevilmiş şey demektir. Din deyiminde, Peygamber (s.a.v.) Efendimizin bazen yaptıkları ve bazen de terk ettikleri ibadettir. Kuşluk Namazı gibi. Bu bir nevi müekked olmayan sünnettir.
Celse: namazda iki secde arasında tam manasıyla her aza yerleşecek şekilde oturmak demektir. İki secde arasında bir defa “Sübhane Rabbiyel’azim” diyecek kadar oturmaktır.
Secde: Rükûdan sonra ayak diz ve ellerimizle beraber alnımızı ve burnumuzu yere koyarak kapanmaktır. “Sücûd” sözü de secde etmek ve secdeler manasına gelir.
Salat: Namaz demektir. Çoğulu “Salâvat”dır. Bir de “Salât”, Peygamber efendimize şu şekilde yapılan dua manasına da gelmektedir. “Allahümme salli ve selim alâ seyyidina Muhammed’in ve alâ Ali seyyidina Muhammed.” Anlamı: “Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e ve onun ailesine selamet ve rahmet ihsan buyur.”
Rükû: Namazda kıraatten sonra elleri dizlere koyarak baş ce sırtımız düz bir şekilde eğilmek demektir.
Teyemmüm: Sözlükte kastetmek anlamına gelir. Şer’i terim olarak ise; su bulunmadığı veya bulunup ta kullanılamadığı takdirde, temiz olan toprağa sürülen ellerle yüzü dirseklere kadar kolları meshetmektir.
Farz-ı kifaye: Yükümlülerden bazılarının yapması ile diğerlerinden düşen ibadetlerdir. Cenaze namazı gibi…
Kavme: Namazda rükûdan kalkıp her aza yerleşecek şekilde dimdik durmak demektir. Rükû halinden doğrulup da bir defa “Sübhane Rabbiyel’azim” diyecek kadar ayakta durmaktır.
Şef: Çift manasında olup namazların her iki rekâtına denir. Dört rekâtlı bir namazın önceki iki rekatına “birinci şef” son iki rekatına da “ikinci şef” denir. Üç rekatlı bir namazın üçüncü rekâtı da “ikinci şef” demektir.
Abdest: Farsça âb (su) ve dest (el) kelimelerinden oluşan ve “el suyu” anlamına gelen abdest, belirli ibadetlerin ifasının ön şartı olan ve kendisi de ibadet mahiyetinde görülen bir nevi hükmî temizliktir. Arapça karşılığı güzellik, temizlik ve parlaklık anlamına gelen “vudû”dur. Fıkıhta abdest, “belli uzuvları usulüne uygun olarak su ile yıkamak ve bazılarını da eldeki su ıslaklığı ile meshetmek” şeklindeki ibadet temizliği olarak tarif edilir.
Taharet: Lûgat manası temizlik demektir. Din deyiminde taharet, pislik ve necasetten arınmış olmak veya abestsizlik denilen şerî bir engelin kalkması halidir.